Son yıllarda, gençliğin tanımı ve önemi sürekli olarak değişiyor. Özellikle Z kuşağı olarak adlandırılan 1997-2012 yılları arasında doğan bireyler, yaş ve olgunluk kavramına alışılmışın dışında bir bakış açısı getiriyor. Son yapılan bir araştırma, bu kuşağın hangi yaş grubunu "ihtiyar" olarak nitelendirdiğini ortaya koydu. Sonuçlar, hem gençlerin toplumsal algılarını hem de dijitalleşen dünyayı göz önünde bulundurulduğunda, düşündürücü detaylar sunuyor. İşte bu merak edilen araştırmanın detayları.
Yapılan araştırmaya göre, Z kuşağı bireyleri, 30 yaş üzerindeki bireyleri "yaşlı" olarak tanımlıyor. Birçok genç, 30 yaşını doldurmayı bir dönüm noktası olarak görürken, bu yaştan sonrasının artık olgunluk ve deneyim kazanmanın ötesinde, "ihtiyarlama" sürecinin başladığı bir dönem olduğunu düşünüyor. Gençler özellikle sosyal medya ve hızlı bilgi akışının içinde büyüdükleri için, bu durum onların yaş algısını da değiştiriyor. Anket sonuçlarına göre, Z kuşağının %65'i, 30 yaş ve üzerindeki bireyleri, "artık gençlik dönemini tamamlamış" olarak görüyor. Bu durum, gençlerin yaşam tarzı, kariyer hedefleri ve sosyal ilişkilerinin köklü bir değişim içinde olduğunu gösteriyor.
Dijital dünya, Z kuşağının görüşlerini ve algılarını oldukça etkileyen bir faktör. Her gün yüzlerce bilgiyle karşılaşan bu gençler, çoğu zaman kendilerinden yaşça büyük bireylerin hayatlarını inceleme fırsatına sahip. Bunun sonucunda ise, belirli bir yaş grubunu "ihtiyar" olarak nitelendirme eğilimleri artıyor. Z kuşağı, sosyal medya platformları üzerinden iletişim kurarken, kendilerine daha yakın hissettikleri yaştaki bireylerle etkileşimde bulunmayı tercih ediyor. Bu durum, onların sosyal çevrelerini ve arkadaşlık ilişkilerini de şekillendiriyor. Gençlerin bu durumu benimsemesi, aynı zamanda sağlık ve yaşam standartlarına dair algılarını da değiştiriyor. Z kuşağının aktif bir yaşam tarzını benimsemesi ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinmesi, 30 yaş ve üzeri bireylerin gözünde "ihtiyarlama" kavramını daha da belirgin hale getiriyor. Yılmadan çalışmayı ve sürekli öğrenmeyi hedefleyen bu kuşak, hayatı daha dinamik ve enerjik bir biçimde yaşar hale geldi. Sonuç olarak, Z kuşağı, içinde bulundukları dönemin getirdiği yeniliklerle, yaş ve olgunluk kavramlarını yeniden tanımlıyor. 30 yaş üzerindeki bireyler artık sadece deneyim sahibi kişiler olarak değil, "ihtiyar" olarak da algılanmaya başlandılar. Bu durum, toplumsal normların ve algıların sürekli değiştiğinin en büyük delilidir. Gençlerin düşünce yapısındaki bu değişim, kuşaklar arası iletişim ve etkileşimi derinlemesine etkiliyor. Gelişen dijitalleşme ile birlikte, bu etkileşimler daha da artıyor ve toplumsal psikoloji içerisinde yeni dinamiklerin ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor.