Son yıllarda dünya ekonomisi birçok dalgalanma ve belirsizlik ile karşı karşıya kaldı. Özellikle 2016 yılında Donald Trump’ın ABD Başkanlığına seçilmesi, uluslararası ticaret ve diplomasi arenasında farklı boyutlara yol açtı. Trump'ın uyguladığı korumacı politikalar ve özellikle Çin ile olan ticaret savaşı, birçok ekonomist tarafından küresel ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyeceği öngörülerek yorumlandı. Ancak, tüm bu fırtınalara rağmen Çin ekonomisi, şaşırtıcı bir şekilde sürdürülebilir büyüme kaydetti. Son veriler, Çin'in bu zorlu süreçte bile nasıl güçlendiğini ve büyüme rakamlarının ne kadar etkileyici olduğunu gözler önüne seriyor.
2023 yılının son çeyreği itibarıyla açıklanan verilere göre, Çin ekonomisi yıl içerisinde %6,5 oranında bir büyüme göstermeyi başardı. Bu oran, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası tarafından yapılan tahminlerin üzerinde bir sonuç ortaya koyuyor. Bu sayede Çin, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olma konumunu sağlamlaştırırken, aynı zamanda imalat ve hizmet sektörlerinde de önemli atılımlar gerçekleştirdi.
Çin'in büyümedeki bu başarısının ardında birçok faktör yatıyor. İlk olarak, hükümetin uyguladığı teşvik politikaları ve altyapı projeleri, iç talebi artırarak ekonomik büyümeyi destekledi. Ayrıca, pandeminin olumsuz etkilerinin azalmasıyla birlikte dünya genelinde ticaret hacminin artması, Çin’in ihracatını da olumlu yönde etkiledi. Çip krizi gibi önemli sorunlar bile, Çin’in imalat sektöründe kısa sürede çözümler üretebilmesini sağladı. Trump yönetiminin uyguladığı tarifeler ve kısıtlamalar, başlangıçta tehditkar görünse de, Çin'in diğer piyasalarla ilişkilerini güçlendirmesi için bir fırsata dönüştü.
Trump yönetimi döneminde uygulanan ticaret politikaları, Çin ile ABD arasındaki ekonomik ilişkileri derinden sarstı. İki ülke arasında başlayan tarifelere dair savaş, girdi maliyetlerini artırdığı gibi, Çin'in ihracat kapasitesinde de zorluklara sebep olabileceği düşünülüyordu. Ancak, Çin, bu durumu kontrol altına almak için hem iç pazarına hem de farklı ülkelere odaklanarak, ticari ilişkilerini çeşitlendirme yoluna gitti.
Özellikle Avrupa ve Güneydoğu Asya pazarlarına yaptığı ihracat artışı, Çin’in dünya ticaretinde erişimini genişletti. Bunun yanı sıra, Çin'in “Kuşak ve Yol” girişimi gibi uluslararası projeler, farklı ülkelerle stratejik ilişkileri geliştirmeye imkân tanırken, ticari faaliyetlerde de ciddi artışlar sağladı. Bu durum, ekonomik büyüme rakamlarına doğrudan yansıdı.
Özetle, Çin'in 2023 yılındaki büyüme oranı, sadece rakamlarla değil, aynı zamanda stratejik planlamalar ve dış ticaret politikaları ile de desteklendikten sonra geldi. Trump yönetiminin sergilediği sert politikalara rağmen, Çin ekonomisi, dinamik yapısı ve adaptasyon yeteneği sayesinde bu zorlu sürecin üstesinden gelmeyi başardı. Önümüzdeki yıllarda, Çin’in bu başarı hikâyesinin devam edip etmeyeceği ise, küresel ekonomik dengeler ve politika değişiklikleri ile doğrudan ilişkili olacak. Ancak şu an itibarıyla, Çin ekonomisi Trump’a rağmen büyümeye devam ediyor ve dünya ekonomisi için önemli bir aktör olmaya devam ediyor.